24 Eylül 2014 Çarşamba

Bekleyiş

Bekleyiş

Sen geldiğinde "sen" olmayacak şiirimin ilk sözcüğü
İsmin büyüyecek şiirimin gölgesinde

Güller açılacak çorak topraklarım da
Kuşlar yuva kuracak yalnızlığımın satır araların da
Suya aç, bir ekin tarlasında filizlenecek umutlarım

Neil Armstrong'un küçük bir adımı gibi olacak bana gelişin
Küçük ama bizim için çok büyük bi adım.
Bir bebeğin parmağını sıkması kadar masum olacak sana sarılışım
Sımsıkı ve huzurla...
Bekleyişlerin en uzunu olacak belki seni bekleyişim
Sabır ve mutlulukla...

Mustafa ZABUN

7 Eylül 2014 Pazar

O Anlar

Bir anın...
Yalnızca bir anın...
Bütün bir hayatı kapladığı anlar...
O tik taklar kadar anlamsızdır artık hayatınıza verdiğiniz bütün anlamlar.
Çaresizce teslim olursunuz o an.
Sıcaklık kaplar bedeninizi..
Hızlı hızlı atmaya başlar yüreğiniz...
Siz daha ne olduğunuzu anlamadan...
Aşk kazılır durmuş belleğinize...
Saniyelerle ölçülmesine rağmen...
Hissettiğiniz en uzun zamandır...
O anlar ki çok sonra değer kazanır 
Ne zaman unutmak geçer aklınızdan
Ne zaman soğuk vurur yüreğinize...
İşte o zaman...
Bir anın bir hayatı kapladığını anlarsınız...
Çalmayan bir gitar gibi...
Pili bitmiş bir saat gibi...
Toz tutmuş bir daktilo gibi...
Zararsızca bakınırken..
Duvarlar kadar sesiz olmaya çalışırken...
Kabullenmek ve vazgeçmek geçerken aklınızdan...
Nesnelerin dünyasında kendinize bir yer bulmaya çalışırken...
Boşluk doldurmaca oynarken yüreğinizle..... 
Tımarhanelerde tımar ederken ruhunuzu...
Sessizce geçi verir aşk yanınızdan.
Sadece o anlar kalır geriye.
O anlar dan sonra her şey anlamsızdır.
Bittiğine kendini inandırmak
Yüreğinizin unuttunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak kolay değildir.
Kolay değildir bunlarla baş etmek.
Uğrunuza içinizi öldürmek. 
Zaman alır.
Zaman alır bizden bunların yükünü.
O boşluk doldu sanırsınız.
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.

Mustafa Zabun
Bir anın...
Yalnızca bir anın...
Bütün bir hayatı kapladığı anlar...
Öncesinde anlamsızdır artık hayatınıza verdiğiniz bütün anlamlar.
Çaresizce teslim olursunuz..
Direnemezsiniz...
Yayılır vücudunuza...
Sıcaklık kaplar bedeninizi..
Hızlı hızlı atmaya başlar yüreğiniz...
Siz daha ne olduğunusu anlamadan...
Aşk kazılır belleğinize...
Saniyelerle ölçülmesine rağmen...
Hissettiğiniz en uzun zamandır...
O anlar ki çok sonra değerini kazanır
Sıcaktır yüreğiniz...
Yavaş yavaş soğuk vurunca yüreğinize...
Bir anın bir hayatı kapladığını anlarsınız...
Çalmayan bir gitar gibi...
Pili bitmiş bir saat gibi...
Toz tutmuş bir daktilo gibi...
Zararsızca bakınırken..
Duvarlar kadar sesiz olmaya çalışırken...
Kabullenmek ve vazgeçmekten geçerken aklınızdan...
Nesnelerin dünyasında kendinize bir yer bulmaya çalışırken...
Boşluk doldurmaca oynarken yüreğinizle...
O boşluğun dolduğunu sandığımız anın kurmaca bir yalandan ibaretken...
Dolduğunuz değil eksildiğinizi anladığınız zamanlar...
Sessizce yürüdüğünüz kaldırımlar
Elinize aldığınız kalemin biterken mürekkepi...
Mustafa Zabun