7 Temmuz 2015 Salı

HER ŞEY SON BULUR KOCA BİR YALNIZLIKLA

  Hayat bir kıssadan hissedir. Herkesin bi hissesi var. Benim hissem de bana ne düştü bilmiyorum ama artık bunun farkındayım. Bazen öyle anlar gelir ki hayat bize ders verir ve biz anlamayız. Hani bunları yazıyorum ama ben dersin ne olduğunu bilmiyorum. Ama farkındayım. Uzun bi aradan sınra yazıyorum. En son ne zaman yazdım hatırlamıyorum bile. Gelelim yazma nedenime. Aslında bundan sonra yazmama nedenime. 

    Ben bu blog'u açma nedenim bir şeyler yazmak değildi asıl. Yani şimdi anladım neden yazdığımı. Edebiyat için değil, şair olmak içinde de değil. Sadece yazmak için . Benden taşanları yazmak için. Sevgi büyük nimet der babam. Öyleymiş. Aşk sız benden sadece bir ceset der Yunus Emre. Öyleymiş.... Yaşadığım için yazmışım. Gözümden düşen yaşlar için yazmışım. Allaha elimi açtığımda dua ettiğim şey için yazmışım. Şimdi  neden yazamadığımı anlıyorum. Bu yazım veda yazısı olsun. İsminede "SON" diyelim. Her şeyin bir sonu olduğu gibi bu hayatta sonsuzluk kavramı benim içinde olmayacaktır elbet. 

    Ben aslında veda etmeleri hiç bilmem. Normal de yapamam. Biriyle ayrılırken bile hadi görüşürüz derim. Tanısam da tanımasam da . Ayrılırken bile sonra görüşen diyen benden şimdi veda etmemi beklemeyin. Aslında ben bu hayatta kimseye hoşça kal demedim. Küçükken hep güle güle derdim giden herkese. Sonra annem demişti "Oğlum hoşça kal diyene güle güle denir. " demesine demişti ama hala da vazgeçmedim. Sevdiğim kişiler de bana veda etmedi hiç. Aslına bakarsan kimse bana veda etmedi. Veda nasıl edilir hiç öğrenemedim. Aşık olduğum kadınlar bile bana hoşça kal demedi. Hep cafe köşelerinde yollarını gözlerken veda ettim. Aslında edemedim. Aklımda bir kaç şey var veda etmek için ama sanırsam onları yazarsam veda etmek değil itiraf etmek olur. Ama yinede söylemezsem içimde kalır.

   Benim bu blogda ki bütün yazılarım da "o" diye bahsettiğim kişinin ismi "Derya" . Önceleri neden ismini yazamaktan korktum bilmiyorum. Bari son demişken bu mevzuyu da anlatayım. Hani aslında çokta deşmek istemiyorum ama madem son dedik son kez kanasın yaramız. Belki yükümüz hafifler. Gerçekten onu sevmediğimi düşünmüştüm. Artık sevgisi yok sandım. Hani arkadaş oluruz, mutlu bir birlikteliğimiz olur sanmıştım. Ben Deryaya artık olan şeyleri geride bırakalım dedim. Geçmiş geçmişte klasın dedim. Aslında buna ben bile inanamıştım. Valla bak.Doğum gününe bir hafta kalmıştı. Aslında Malatya da olurum diyordum o tarihte ama malum bütlerden dolayı erken gitmek zorunda kaldım.  Malatya ya geleceğim gün hediye aldım. Trenden gelirken ne yapsam da buluşma ayarlasam diyordum. Hani çekiniyordum da . Sonuçta arkadaş olarak kalalım dedim. Hadi gel buluşalım demek olmazdı. ( Hiç bir mesajında buluşma kelimsi geçmedi deryada, hep görüşme kelimesini kullandı). Neyse ben Sivasa kitaplığımı götürecektim. Baktım kitaplar çok. Ne yapsam diye düşündüm. Hani gelicek ya başa olay. Aklıma geldi Deryaya vereyim bu sayede görüşmüş oluruz hediyesini veririm diyordum. Neyse konuştak ettik. Benim dememle buluşmaya onun demesiyle görüşmeye karar verdik. Buluştuk filan . İşte gittik bi kafeye. Oturduk muhabbet ettik. Kitapları verdim sonra çıkardım hediyeyi verdim. Hediye de martı şeklinde bi kolyeydi. O an diyemedim ama martılar gibi özgür olman için aldım diyemedim. Diyemedim ya la. Sesini hiç unutmamışım. Yüzü gülüşü hep aynı. Hani gülmek bi insana bu kadar yakışır. Ama bir şey fark ettim. Başlarda gözlerime bakarak konuşurdu sonra gözlerini kaçırmaya başlamıştı. Ben kimseye ona baktığım gibi bakmadım. Yalan yok bakmaya çalıştım. Her baktığımda da Derya aklıma gelirdi. Ben hiç Deryayı düşünmekten vazgeçmedim. Bir gün olsun alıma gelmediyse namerdim. Neyse işte kalma vakti gelmişti. Yağmr da yağmaya başlamıştı. Eve yakın bi yerde ayrıldık. Ve ben ayrıldığımız yerden eve nasıl geldim hatırlamıyorum. Cidden hatırlamıyorum. Hani sadece yürüdüğümü biliyorum. O kadar caddelerden geçtim. Işıklardan geçtim. Hiç durduğumu hatırlamıyorum. Zihnim bedenimi terk etmişti sanki. Eve geldim. Odama geçtim. Elimi açtım Allaha.Salavat getirdim. Ve ağlamaya başladım. AMa nasıl bir ağlama . Sonra olacaksa olsun, olmayacaksa bitsin dedim. Ben çok kez ağladm elimi açıp yaradana. Ama sanki bu farklıydı. Dışarıda yağmur sel gibi yağıyordu. Gök sanki benimle beraber ağlıyordu. İşte o zaman anladım. Hep bastırdım Deryaya olan aşkımı. Unutmak için hep içime attım. Ve son damladı gülüşü bu gönlümü taşıran. O gece kaç sigara içtim bilmiyorum. Artık odalarda duramıyordum . Çıktım bi kafeye oturdum. Kafamdan atmak için nargile söyledim. Ama yok nafile. Sönmüyordu içimde ki bu yangın. Ne kadar konuştum kendimle. Bırak dedim . Ama yok dinlemiyordu. Kenanı aradım. Kenan benim gönül dostum. Bi yazınca bi kenanla dertleşince diniyordu yüreğim. Geldi yakınmış. Ben yine anlattım. Kenan yine dinledi. Bir şeyler yapalım dedi. Artık böyle olmaz. Olacaksa olsun dedi. Ben zaten yanmıştım o da beni harladı. Ne yapalım dedim. Değişik bişey olsun dedi. Yere benzin döküp yakalım kendimizi dedi. Dediğim iyi fikir. Olum ben dalga geçmişti o olmaz başka bişey bulalım dedi. Ben almıştım bi kere ateşi kalk gidiyoruz dedim. nereye dedi. aklk olum kalk gidiyoruz dedim. Nereye dedi. Kanka mum tarzı şeyler alıp kapısının önüne kalp çizecem dedim. Durdu. Bişey demedi. Tamam lan dedi. Nereden bulacaz dedi. Ofis yakın orada satılır dedim. Ofis dediğim yer pasta filan. Bu arada saat olmuş 23.00. Belki kapanmamıştır diye koşmaya başladık. Ama ben hayatımda böyle güzel koşmadım. Tarif edilemez bişey bu. Olacak ümidiyle öyle bir koştum ki. Neyse açıktı . Kasada kadın vardı. Dedim bize mum lazım. Kadın anladı mı böyle bişey yapacağımızı bilmiyorum ama o kadar güze bir yüz ifadesiyle verdik bize mumları sallanan şeyi adını hatırlayamadım. Hani o an kadının yüzünde doğru yolda olduğumu anladım. Karton flan bulduk. Gittik Deryanın evinin  arkasına yere kalp şekli filan verdik kartonlarla mumları filan yapıştırdık. Sonra evin önün de volta atıyoruz.

-Acaba evde mi değil mi. lan ? deim .
-Olum ışık filan yanmıyor yatmış olmasın.
-Yok be olum bu saatte kim yata.
-Ne biliym olum ya.
-Eeee yatmadıysa nasıl çıkarıcaz balkına .
-Sne mesaj at bişey yap çıkar balkona .
-Hassktir..
-OLum siline bassak çıksa olmuyor mu.
-Olum tm ev ahalisi cama mı çıksın istiyorsun.
-Babası sıçar ağzıma.
-He işte olum araman lazım.
-Tamam olum ben ne dediğimi biliyor muyum.
-NEyse olum yan balkondan bize bakan biri var lan.
-HArb mi lan hassşktşr topla topla.
-Olum bişey olamz bakar gider.
-Olum topla amk.
-olum mustafa varya...

Hem korkuyor hemde yapmak istiyordum. Neyse iki folta dah attık. Tam apartmanlarının karşısına çöktük arkamız dönük. Bir araba park eti. Arabların arasında Deryayı gördüm. Aslında saçlarını gördüm oradan anladım.
 
-Olum derya valla derya.
-Hassiktirr.
-Olum kıpırdama kal öyle.
-Olum görmezsin bizi.
-Olum sus amk.
-Neyse tamam görmediler.
-Olum evde değişmiş lan .
-Daha iyi oldu olum işte
Bu sefer emindik yapıcaz. Ama sorun şuydu tek kiş yakmazdı. Neyse yoldan eleman çevirdik abi bi yardım edin dedik Eyvallah sağ olsunlar yardım ettiler. NEyse ben aradım bi balkona çıksana dedim. Kenan la elamanlar yakmaya başladı. Derya biraz geç çıktı. Sönmeye yakın geldi. Baktı ben elimde telefon. "Seni Seviyorum Derya" dedim. Bu sözü söylemek için ben tam 4 yıl bekledim. Onun tekisi ya Mustafa kapat dedi. Hasşktşr dedim. Tek bildiğim o na. onu da kenan anlatıyor olum yerde mumları tekmeliyordun dedi. Bu arada ben tam yakarken. Yanda ki komşu da çıkmış . Amk ne bok yemeye çıkar anlamıyorum. Derya telaşla yanda ki gördü mü diye soruyordu. Ya ona da anlattım. Hani kadın bize odaklanıyordu. Deryayı görmesi imkansızdı. Neyse gördü görmedi tartışması yaparken. Be sinirliyim şuan konuşamayacam dedi. Peki dedim. Aslında o an her şey bin parçaya bölündü bende. Ama yaptığıma pişman değildim. Umutlarım filan her şey gitmişti. Kenan bana olum bunu da yaptık olmadı vazgeç bu sefer dedi. Ben yine de vazgeçmedim. Bilmiyorum ama yine de vazgeçmedim. Neyse o gece uykusuz geçirdim. Nasıl uyku girer ki gözlerime . Sabah oldu 3 de trene binecektim. Onu 6 ya çektim. Derya ile konuşmam lazımdı. Hİç olmazsa yüzyüze konuşup olmasa da kendimi ifade etmek istedim. Mesaj attım. Şu cafede bekliyorum. Gelmesen de bekliycem seni. Gelmedi.... Hani neden gelmedi anlamıyorum. Hani şunu i kız okusa bilmiyorum belki deryaya hak verir. Neyse ertesi gün oldu. BEn mesaj attım buna. İşte ben her şeyden, gelmediği zaman değil bu olaydan sonra vazgeçtim. Sen bana hani arkadaş kalacaktık demişti dedi. Ben de evet tamam demiştik ama yapmadım dedi. Ne oldu da  kara verdin dedi. Seni gördükten sonra dedim. İşte bana yalan söyledin filan dedi. Sen işte duylarını kontrol edemiyorsun filan dedi. bi sürü şey daha dedi. falan filan. Onları yazasım dahi gelmedi. Sonra bende bundan sonra gölgem bile karşına çıkmayacak dedim Sildim numarasını. İstagram ne varsa takipten çıktı.. Ha bunu ona sinirlendiğim için değil.  Bunu gerçekten vazgeçtiğim için yaptım. Kendim için yaptım. Olur da bir gün dönmeye kalkarsam diye yaptım.

İşin özeti olmadı. Yalan yok yaptığıma pişman değilim. Bazen yapmasaydım arkadaş kalsak dediğim zaman oluyor. Ama olmazdı. Şimdi daha iyi anlıyorum. Ben ona onlarca kez doğruyu söyledim ama o yalan bile sayılmayacak bir şeye inandı. Sağlık olsun. Kısmet değilmiş. Çok şey diyecektim aslında ama aklıma gelince yazasım gelmiyor açıkçası. Ben onu sevmiştim. Hala da seviyorum ama yarası o kadar çok acıtmıyor artık. Ara yokluyor beni. O ne yapıyorsam duraklatıyor beni. Sonra devam ediyorum yaşamaya. Hani o kadar çok kanattım ki bu yarayı. Yokluğu derin bi sessizliğe neden oluyor. Başta da dediğim gibi. Aşksız bir beden cesede benzer. Aynen öyle bir haldeyim. Başlarda hep bi umut vardı. Belki olur diye ama artık kabul ediyorum olmaz. Aslına bakarsınız olmaz bundan sonra da diyemiyorum. Bu hala onu sevdiğimden değil. Allaha karşı büyük konuşmaktan. Biz kimiz ki Allah'ın kısmet etmesine karışıyoruz. Olmaz deyip Allah'a karşı gelmek korkuyorum. Belki bu size saçma gelebilir. Ama ben her şeyi Allah'a bıraktım. Bütün teslimiyetim Allah'adır. Ben severken de elimi açtığım da Allah'tan istedim. Her kanadığında Allah dedim. Her Aklıma geldiğinde Allah dedim. Unutmak istediğim de de Allah dedim. Yalnızlığım da Allah dedim. Şimdi kalkıp ta olmaz bundan sonra diyemem. Ben her şeyimle Allah'a teslimim. Olursa da Allah'tandır olamasa da Allah'tandır. Ben kalkıp da olmaz bundan sonra diyemem..

Şimdi veda zamanı geldi değil mi . Aslında bu bloğu kapatmayı istiyordum. Ama sonra belki bir gün bu yazdıklarımı okur dedim. Ha olmaz da olur da okursa bilsin istedim. Ben Seni Çok Sevdim. Hatam var. Adam gibi hiç söyleyemedim. Ben de böyleyim . Hiç bir işi düzgünce yapamam. Ama sağolasın. Yaktık yıktın ama çok şey öğrettin.

Çok mu uzun oldu. Baya yazmışım. SON dedik ya. Bari yakışır bi SON olsun. Eminim sevmeye devam edicem. Kim gelirse geçerse geçsin hayatımdan hep bir yerim yarım kalacak. Beni hiç bir zaman sevmemi.. Bunu ben görememişim. Yazdıklarıyla, yaptıklarıyla bunu bana hep söylemiş. Ben anlamamışım. Hani keşke de en son o lafları etmeseydi. Ben o lafları hak edecek bişey yapmadım. Ben sevgimden emindim. Allah biliyor ya. Sevdim. Pişman değilim. 4 Sene beklediğime. Sevmesi için elimden geldiğince çabaladım olmadı. Zaten yokluğu da o kadar yakmıyor artık. Zaman alır unutmak ama zaman alır bizden bişeyleri. O boşluk dolar elbet.

Ben yazmaya derya ile başladım. Şiire, yazıya, bana derya öğretti. Şimdi Derya ile birlikte son bulacak. Bütün yazdıklarımı bir gün okursan anlarsın. Birgün anlarsın. Hayatım da ilk defa birine Hoşça kalın diyorum. Hoşça kalın...