25 Eylül 2022 Pazar

    Çok eskiden sözcüklerle aram iyiydi. Ama artık hatırlamıyorum cümleye nasıl başlanacağını. O zamanlar ellerim yazmak için sabırsızlanırdı. Şimdi ise zorlanıyorum. Bir derdim var. Uzun zamandır bir suç ortağının gelmesini bekledim. Farklı farklı girişimlerim oldu ama çoğu zaman başlarda kapladı o korku yüreğimi. Ve ilerleyemedim, ilerletemedim. Ama şimdi biri çıktı karşıma. İçimden bir ses beklenen geldi diyor. Ama başlamadan sardı yine yüreğimi kaybetme korkusu. Ya sevmezse beni. Ya anlatamazsam yüreğimi ona. Bekliyorum elimde yüreğim anahtarıyla. Almak istese direk avuçlarına bırakacağım. O da sevmiş zamanında benim gibi. O da kapatmış yüreğini. Ben nasıl korkuyorsam o da öyle korkuyor aslında. Benim ondan tek farkım zamanımın gelmiş olması. Gel dese gelirim, gel desem gelir mi ? işte asıl konuda bu ya. Sevginin kıymetini ben nasıl biliyorsam o da öyle biliyor aslında. Korkuyorum gel demeyeceğinden. İtiraf etmeliyim ki, sesini duymaya o kadar ihtiyacım var ki. Rabbimden nasıl isteyeceğimi bilmiyorum. Kaybedeceğimden o kadar çok korkuyorum ki. Sözler, sözcükler çıkmıyor dudaklarımdan. Korkar mı benden ? Korkar mı sevgimden, sevmemden ? O kadar sevgiye muhtaç ki yüreğim. Kuru toprağın suyu emmesi gibi. Susayan yolcunun suyu içmesi gibi. Ben ömrüm boyunca birini bekledim. Yüreğim gizli dehlizlerine girmesi için. Gizlediğim aydınlığı bulması için. İki yalnız yıldız gibiyiz. Birbirine kavuşamayan iki yalnız yıldız gibi. Ben artık olmamalara o kadar çok alıştım ki, her olmayışta bıraktım bir parçamı. Kopardım benliğimden sızlaya sızlaya. Eminim o da koparmıştır kendi benliğinden, kendinden, yüreğinden, gözlerinden. İki yarımız aslında biz, birbirini tam etmeyi bekleyen. Ben kışım o yavaşça süzülen kar tanesi, ben şimşeğim o hayat veren yağmur damlası, ben gökyüzüm o özgürce dolaşan bulut kümesi. 

6 Temmuz 2021 Salı

Bilmek istiyorum

 Sözcüklerin anlam bulduğu zamanların özlemi sardı yüreğimi. Bir zamanlar sözler, sözcükler tek bir anlam içerirdi. Her cümle sevgi ile başlar özlem ile devam eder, kavuşmak ümidi ile biterdi. Cümlenin özü onun ismiydi. Aradan yıllar yıllar geçti. İçimdeki sevgi bitmiş gibi değil de olgunlaşmış gibi. Derin bir sevgi var. Gençliğimin verdiği fırtına ile harlanmış, reddedilmenin verdiği hırs ile sarılmış  ve en önemlisi onun ismini dahi duyduğumda yüreğimin titrediği bir sevgiydi. Şimdi ise yüreğimde hissettiğim derin bir sevgi. Derin ve bir o kadarda anlamlı. 

Görüyorum ki gençliğimin fırtınası dinmiş. Onun yerine derin bir dinginlik kaplamış. Reddedilmenin verdiği hırs yerine kabullenmenin verdiği huzur fakat değişmeyen tek şey ona duyduğum muhabbet. Aslında bu hisleri uzun bir süredir hissediyordum fakat ona bir şehir kadar yakın olunca yoğunlaştı ve anlam kazandı. Her ne olursa olsun bu sevgi hep varlığı  yüreğim gizli zindanında sürdürecek. 

Çok uzun süre ondan haber alamadım bazı şeyleri bilirdim ama. Bir sevdiğinin olduğunu ve mutlu olduğunu resimlerden görürdüm. Ama sadece bu kadar. Mutlu olduğunu bilmek yetiyordu bana her ne kadar üzülsem de. 

Her ne olursa olsun yine de özlüyor işte insan. O trenin kaçtığını bile bile özlemek özlem kelimesinin en acı halidir herhâlde. Şimdi ne yapıyor kim bilir ? Bu soru ara ara yoklardı ama bu gün sanki bir soğuk su gibi titretti yüreğimi. Korlaşmış o acıya nefes oldu. Bilmek istiyorum ne yaptığını? Mutlu mudur acaba, bu gün ne yemek yediğini, kedisinin ismini, annesi ile arasının nasıl olduğunu, neyden nefret ettiğini, kime kızdığını , kimler le tanıştığını bilmek istiyorum. Sadece bilmek istiyorum iyi mi kötü olduğunu. 

Hiçbir şeyin değişmeyeceğini bildiğim halde onu görmek istiyorum. Uzaktan bir iki dakika o kadar. Yanında hayalet olmak istiyorum. Sevdiğine bakarken ona bakmak istiyorum. Ben hiç o bakışı göremedim. 

Termodinamik yasasına göre enerji yoktan var vardan yok olamaz. Benim yüreğimde ki bu sevgi de bir anda yok olacak değil elbet ki zaten yok olmadı. Sadece farklı formlara dönüştü. Ben o sevgiyi yüreğimde savaş nişanı olarak gururla taşıyorum. Eğer o sevgi olmasaydı bende bu halde olmaya bilirdim. Beni bu sevgi büyüttü desem abartıyor olmam. O gemi çoktan gitse de ben hep o limanda olmaya devam edeceğim. 

9 Mart 2021 Salı

Hz. Yakubun vazgeçişi

 Ey benim dijital dert ortağım. Nice sayfalarına içimi döktüm. Umutlarımı, hayallerimi yazdım sana. Kimi oldu kimi olmadı. İnsan en çok istediği ile sınanırmış. Bende en çok sana en çok istediğim şeyden dert yandım. Olmadı be dostum. Çok istedik ama olmadı dostum. Yara kabuk bağladı. Bilmem kaçıcı köprüden bilmem kaçıncı sular aktı. Eskisi kadar olmasa da arada bir vuruyor sızısı. Ona sevdalı iken ondan önceki halimi hatırlamakta zorlanırdım. Şimdi ise ona sevdalı olduğum zamanları hatırlamakta zorlanıyorum. Bu döngü böyle devam edecek gibi duruyor. 

Ben he vazgeçtim diye avuturdum kendimi. Ama gel gör ki onca yıl geçmesine rağmen en küçük bir derdimde onun yüreğimdeki limanına sığınıyorum. Hayatımda ki üzüntüleri en büyük üzüntüm ile avutmaya çalışıyorum. Hz. Yakup'a Cebrail geldiğinde Cebrail Hz. Yakub'a dedi ki Sen Allahı sevdiğinden daha çok Yusufu sevdin. Bu yüzden hasret kaldın. İşte o an anladı Hz. Yakub hatasını ve vazgeçti Hz.Yusuf'tan. Ne zaman ki vazgeçti Hz. Yakub o zaman kavuştu Yusufuna. Bunu sadece içimdeki sevda için değil içimde ki bütün bitmek bilmeyen yada olmasını isteyipte bir türlü ulaşamadığım şeyler için düşünüyorum. Acaba ben sabretmek ile nefsimi arasında kaldıysam. Ya ben isterken Allahtan haddi mi aşıyorsam. Nefsimin ihtirazına kapılıp yüceler yücesin Allahın rahmetinden yüz çeviriyorsam. Bu aralar aklımı kemiriyor.

Mesnevi de mesnevi şeyhi postun üstünde oturur. Bunun manası içinde ki nefsi öldürmektir. Ben Allahtan rızık isterken ya samimi değilsem. Ya tam teslim olmadıysam. Ya teslim olmak, tamamen vazgeçmekse? Ey dostun. Bir şeyin kıymeti senin ona ne gözle baktığın değil midir?  Ben rızka işe mesleğe haddinden fazla mana yükleyip, rahmet kapılarımı kapattıysam? 

Vazgeçmek ile bırakmak arasında fark var sanırım. Şöyle izah edeyim. Sevmeyi bırakmak umudu kesmektir. Gözünde değeri aynıdır fakat sen sevmeyi bırakırsın. Galiba Sevmekten vazgeçmek ise sevmeye devam edip o sevdanın sana bağladığı zincirlerden kurtulmak. Her sevginin yürekte insanı bağlayan zinciri olur. Asıl insan o zincirlere o kadar alışır ki onlardan vazgeçemez. Benim zincirim ise bir daha onu sevdiğim gibi kimseyi sevememe zinciri yada onu severken o kadar bencillik ettim ki, kendimi o kadar alçalttığıma inandım ki bir daha kimseye bu kadar alçalamama korkusu. yada sevilmeme korkusu. İşte bunlardan kendimi azat edip tamamen Rahmana gönlümü açmam gerekiyor. Göründüğü kadar kolay değil be dostum. Belki bunlar bile olmaya bilir vazgeçmek terimi. 

Vazgeçmek nedir tam idrak edemesem de, Hz Yakub gibi olmalıyım artık. Nasıl olacak emin değilim. Eğer Hz. Yakub olmaya kadar olayı idrak edebildirse Rabbim. Sonunuda nasip eder inşallah.



28 Aralık 2020 Pazartesi

 Zamanın ne getireceğini kestiremedi insan oğlu hiç bir zaman. Hepimizin en büyük hatasıydı belki de hayatımızı kontrol etme çabamız. Kendi hayatımızı hayallerimizin doğrultusunda şekillendirme çabamız hayatı kaçırmamıza neden olabiliyor olabilir mi ? Bu aralar kendime bunu soruyorum. En son mutlu olduğum zamanı hatırlamakta zorlanıyorum. İşin garibi en son çok üzüldüğüm zamanı da çok şükür hatırlamıyorum. Önüme ulaşamayacağım engelleri kendim koyuyorum. Aslında bu hedeflerime sahip olmadan da mutlu olan insanlar var. Ben onlara çok şaşırıyorum. İnsan oğlu hep bulunduğu konumdan şikayetçi oldu. Ama şikayetçi oldukları konularda zamanında onlar hayalleri oldu. 2020'nin son günlerindeyiz. Berbat bir yıl oldu ama çok şükür hala sevdiklerim yanımda ve bende sevdiklerimin yanındayım. Bitiremeyeceğim bir yüksek lisansın içinde çırpınıp duruyorum. Kendi yerimi bulamadığım bu dünyada kendi hedeflerimi kendimden çok üst seviyelere koyduğumu anladım. Sesiz sedasız yüreğimin karanlığında gizlenen umutsuz duygusu gün be gün kendini belli etmeye başlıyor. Etrafımda insanlar bir bir hayatlarını kurmaya başlar iken ben son otobüsü kaçırmış, bir durakta gelmesini bekler bir haldeyim. Bazen hata bende mi diyorum. Yeteri kadar çabalamıyor muyum diye düşünüyorum. Kendime de hak vermiyor değilim. Bu zamana kadar güzel olacağına inandığım bir çok şey ya olmadı yada güzel olmadığı ortaya çıktı. Şimdi kendi kendime soruyorum. Ne yapmak istiyorsun? Hedefin ne? Yolun ne? İstediğin ne? Tek bir şey istediğimi anladım. Güzel olarak düşündüğüm şeyin gerçekten güzel olmasını. Bir şeyin güzel olacağına o kadar inanıyorum ki, olmayınca da o büyük inancım tam tersine o derece büyük bir üzüntüye ve hayal kırıklığına dönüşüyor. Çok şükür şu hayatta sağlık bir şekilde yaşıyorum. Allaha ne kadar şükretsem az. Ama bir o kadar da mutsuzum. Yüreğimde ki cam kırıkları yavaş yavaş kanatıyor benliğimi. İnancımı alıyor benden. Umudumu alıyor. Allaha isyan etmek değil benim derdim. Çok şükür Allaha lakin kendi yerimi arıyorum. Ait olduğum hayatı arıyorum.  Mutlu olduğum işi arıyorum. Mutlu olacağım eşimi arıyorum. Mutluluğu arıyorum. Kendi mi arıyorum. Biliyorum bu dünya rahatlık dünyası değil, ama yine de arıyor insan. 

23 Haziran 2016 Perşembe

ELVEDA



Kaptanın Seyir Defteri Sonu

          Aslında yazmak gelmiyor içimden ama bir son yazamam gerektiğini düşünüyorum. Sonu hak ediyor çünkü

          Aşk ansızın gelir. Saniyelerin bir ömrü kapladığı zamanda ok gibi saplanır yüreğine. Kimi Erostandır Kimine göre evrendir. Bana göre Allahtandır . Bir anın bütün zamanları kapladığı anlarda gelir aşk. İsmi tek hecedir ama yaşaması bir ömre bedel. İşte bende böyle anda aşık olmuşum. Onlarca yazı yazdım. Özlemimi yazdım, umudumu yazdım. Hayallerimi yazdım. Aşka dair kavuşmak başka herşeyi yazdım. Unutmak istediğimi yazdım. Ama unutmak istenince olan bişey değilmiş onu anladım. Zaman alır bizden bizi. Herşeyimizi. Biz farkına varmayız. Hiç bitmiycek gibi severiz insanı. Ama zaman alır aşkı bizden. Zaman alır ama en sonunda alır.

           Ben unutamam sanıyordum. Cidden unutamayacağıma o kadar emindim ki acaba ruhsal bi rahatsızlık mı diye düşünmeye başladım. O dereceydi yani. Ama sabahları artık uyandıpımda aklıma gelmediğini anladım. Yolda yürürken gözlerimin onu aramadığını fark ettim. En çokta artık sevmek istemediğimi anladım. Elini asla tutamayacağım bir insanı sevmenin çok saçma olduğunu anladım. 23 yaşındayım ve hayattımda bir tek onu sevdim. Çok saçma. Ne o leyla ne ben mecnun. NE o bildi bu kadar sevdiğimi ne de gördü. Aslında gördü de inanmadı. Artık bunlar bi önemi olmadığına inanıyorum. Geçmiş geçmişte kalmalı. Hayat herşeye rağmen akıyor. Dururamadığımız tek şeydir zaman.

            Ama biliyor musunuz. Evlene bilrdim onunla. Çok saf hayallerime katmıştım onu. Arabada yan koltuğumda hayal ettim onu. Ama hayat o kadar güzel değil. Bazen bazı şeyler yetmiyor. Sizden üstün bir gücün varlığını en çok bu zamanda hissediyorsunuz. Başkası olmadı şuana kadar. Olmayacakta galiba. Acı ama gerçek. Bunu anlayacak kadar çok reddedildim. Gerçi o reddetmişti ama olsun. İnsan reddedilmeye dahi alışıyormuş. Ne acayip demi :)

            Bi vedayı hak ettiğini düşünüyorum. Onlarca yazıdan sonra bi veda çok görmemek lazım. Olsun isterdim ama artık her şey için çok geç.

            Büyümek yaşla değildir. İşte bu anlarda büyüdüm. Ve artık eskisi değilim. Reddedilsem de her zaman artık koymuyor. Koyuyorda o kadar koymuyor. Veda etmenin zamanı geldi.

            Farkında olmadan beni büyüttüğün için teşekkür ederim. Elini tutamadığım için özür dilerim. Omzuma başını koymadığın  içinde özür dilerim.  Gözlerine bakamadığım için de özür dilerim. Sesini unuttuğum için özür dilerim. Ama her şeye rağmen bana kattıkların için teşekkür ederim.


                                                                                                              Mustafa ZABUN
                                                                                                                     
                                                                                                                      ELVEDA

7 Mart 2016 Pazartesi

Çok zaman geçti üstünden, çok insanlar, çok sevmeler... En son ne yazdım hatırlamıyorum. Yazmak geldi içimden. Savruldum. Gerçeklikle hayal ettiklerim arasında bi yerde kaldım. Yapabileceklerimle kaybedebilecekler im arasında sıkıştım. Aşk ile yalnızlık arasında sıkıştım. Anlayacağınız Cennet ile Cehennem arasında kaldım.

İnsan bir yere ayit olmalı. Bu bir ihtiyaçtır bence. Eğer gideceğiniz bir liman yoksa yolculuğun bir anlamıyor. Çektiğiniz zorlukları iyiki çekmişim demiyecekseniz hiç bir anlamı kalmıyor hayatın. İnanmak iyi şey dedim. İnanmanın herşeyi çözebileceğine inandım. Beklemenin mutluluk vereceğine inandım. Aşkı bulduğuma inandım. Onsuz asla yapamayacağıma inanmıştım.

Ne yazık ki, ben her şeyi zor yoldan öğrenen bir insanım. Doğam bu. Çok şükür ki, rabbim beni hayırlısına götürüyor. Zorla da olsa. Acı veriyor bazen, bazen daralıyorum. Artık ya yanlışsam diye düşünüyorum. Reddettiğim şeylerin, olmak istemedim şeylere dönüşmekten korkuyorum.

İnanmak dedim hep. İnanın başarırsınız. Öyle olmuyormuş anladım. Bazı şeyler için tabi. Eğer atomu parçalayacağınıza inanırsınız ki inandılar başarırsınız. Ceo olmaya inanırsanız  ki inandılar olursunuz.

Hayatta herşeye sahip olabilirsiniz belki. Para herşeydir belki sizin için. Ama asla bir yüreği kendinize bağlayamazsınız.

Yazışarımda hep bir kişiden bahsettim. Çok kişi aradan yazmayalı. Aman emin olun sonuçlar hiç değişmedi. Asla bir kalbi yüreğime bağlayamadım. Hep gittiler. Belki benim hatam. Bilemiyorum. Zaten vakitte geç oldu.

İnanın başarırsınız. Cidden inanın yaparsınız.

Ben en çok kendime inandım. Ama inanmıyorum. Bari siz inanın. 

20 Kasım 2015 Cuma

Bi anda aklıma geldi . Neden yazmayı bıraktım diye. Öncede çok yazardım. Her gün yazardım. Aşık olunca elim kaleme sarılır şiir yazardım. Öyle imla bilgim de çok iyi değildi. Sorsan bağlaç de yi ayıramam. Ama yine de yazardım. Yüreğimde taşanları yazardım. Yalnızım diye yazardım. Gariptir ki yalnızlık yazdığında kolay gelir. Ağırlığını sonra anladım.
Dedim ki ben kendime neden yazmıyorum artık. Sonra fark ettim ki. Yalnızlık bana susmayı öğretmiş. Bir şair söylemişti heral de hatırlamıyorum kim olduğunu ama, yalnız olan insan asla yalnızım diyemezmiş. Korkarmış. Şimdi neden sustuğumu anlıyorum. Yalnızlık iyidir diyor bazı bilim insanları. Onlara göre yeni şeyler keşfetmenin en iyi yoluymuş. Bunu diye bilim insanları hiç yalnız kalmışlar mı pardon böyle deyince sanki bir anlık bişey miş gibi geliyor yalnızlık. Hiç yalnızlığı yaşamışlar mı. Evet bi yönden haklılar. Ben bir çok gelecek mesleğimle ilgili konuları yalnızlık depreştiğinde yaptım. Ama neden sorusu geliyor. Mutlu olmayı ister en çok yalnızlık zamanlarında. En son ne zaman mutlu oldun sorusuna cevap bulamadığımdan , işe yaramaz bir insan gibi hissettiği zamanlarda yaptım. Yalnızlık iyi bişey gibi geliyor böyle deyince. Ben yalnızlıktan korkmuyorum ama yalnızlıktan da bıktım. Çoğu insan tek kaldığında bişey yapamaz. Ben kendi kendime vakit geçirmeyi öğrendim. Ama her zaman değil tabi. Nereye gitsen takip ediyor yalnızlık. Bazen diyorum ki sonuç ta üniversite okuyorum. Buraya bir amaç uğruna geldik. iyi bir şeydir diyorum. Allah bize bu yüzden nasip etmiyordur. Sonra diyorum ki neden yalnızım. Ben hiçbir zaman dışarıda ki çiftleri gördüğümde keşke demedim. O insanların mutluluklarını kıskanmadım. En yakın arkadaşlarımın dahi asla kısmadım. Görünce mutlu oldum. Birbirlerine bakışlarını görebiliyordum. Bu beni mutlu ediyordu. İnsanlar artık bana soruyor neden senin sevgilin yok diye. Her şeyin tam . Yakışıklı çocuksun. Bilgilisin. Bilmiyorum diyemiyorum. Olmuyor da diyemiyorum. Çıkmıyor karşıma da diyemiyorum. Hani sosyal medyada beğendiim bir kıza arkadaşlık yolluyorum kabul etmiyor. Artık o kadar sırada geliyor ki bu hareket. O derece diyim size. :) Çaresizim diyemem. Hani ben diğer insanlar gibi yapamıyorum. Birinden etkilenmeden ona yazamam. Bazen herkes bi şansı hak eder diyorum. Öyle de olmuyor. Belki bu yüzdendir diyorum. Ama yinede neden için yetersiz kalıyor. Ulan büyü filan mı yaptılar  diye de aklımda geçmiyor değil tabi :D . Ama sonuç olarak yalnızlığı taşıyamıyorum artık. Sevmek istemiyorum artık. Başka birini sevmek istiyorum artık. Zaman su misali akıyor. Bazen zamanda kayboluyorum. O kadar yalnızlaşıyorum ki bazen. Buna deprsoyan  deniyor. Hani bazen korkmuyor da değilim. Cidden psikolojik sorunlarım olduğunu filan düşünüyorum. Hani bi insan neden unutamaz ki. Yani hiç bir sebep yokken sevmeye neden devam eder ki. Hiç bir ışık yokken. Neden devam eder ki sevmeye. hayat diyorum. Geçer diyorum. Allaha dua ediyorum. Bu yanlızğın tek bir iyi yanını gördüm. Allaha dua ederken. Herşeyi allahtan istemeyi öğrendim. Hani hadis var ya. Efendimiz ayakkabı bağınızı bile allahtan isteyin diyor ya. İşte ben onu öğrendim . İnşallah dualarım kabul oluyodur.  Neyse şuan yazmaktan bile bıktım. yeterk bu kadar bitti.

3 Ekim 2015 Cumartesi

Mucizeler

Hayatta bazen önümüze mucizeler çıkabilir. Beklemediğimiz bir anda, beklemediğiniz bir zamanda çıkabilir. Mucizeyi sürekli ararsanız bulamazsınız. Nasıl tarif etsem bilmiyorum ama. Sanki arandığını bildiğinden saklar kendini. Hayata devam edin. Ben öyle yapacağım. Evet bir mucize çıktığına inandım. Yanılmışım. Geç anladım. O da sıradan biriymiş sadece. Ben büyütmüşüm gözümde.  Artık umurum da değil. Mucizeyi aramaktan vazgeçiyorum. Ben ararsam çıkmayacak karşıma. Aramadığım inanmadığım anlamına gelmiyor. Gün gelir çıkar karşıma. Zamanını bilemem. İnsanların mucizeleri farklıdır. Kimi paraya mucize der. Kimi şöhrete. Benim mucizem ise aşktır. Önümde olmak istediğim kişi olmak için şans var. Bu şansa inanıyorum. Bu benim elimde. Bu benim mucizem değil. Elimde eğer her şeyi başarabilirim. Ama her şeyi. Biliyorum yapabilirim. Ama sevilmeyi, sevmeyi bunlar elimde olan şeyler değil. İşte benim mucizem de bu. Umarım bir gün çıkar bir mucize . Eminim. Sadece ne zaman çıkacağını bilmiyorum. Beklemekten vazgeçmeycem ama aramaktan vazgeçiyorum. Zamanı gelince çıkar karşıma. Bu zamana kadar hep yanlış zamanlar yanlış insanları sevdim. aslında belki de yanlış insanlar değildi. Bu ana onlar getirdi beni. Şuan ki düşüncelerimi yaşadıklarım şekillendirdi. İnanıyorum. Bir gün çıkacak karşıma. İnsanların bana sordukların da cevap veremediğim tek şey mucizenin ne zaman geleceği. Evet ben çocuğum. Mucizelere inanacak kadar büyümemiş bir insanım. Ben onlar gibi değilim. Ben mucizelere inanıyorum

3 Eylül 2015 Perşembe

Hiçbir şey bitmezmiş

Her şey son bulmazmış son bir yazıyla.  Keşke son bulsaydı dediğim anlardan bir tanesinde yazıyorum bu yazıyı.  Gün güne yerini bir boşluk kapsadığını sonradan fark ettiğim anlardan birinde.  Arda soruların bir tespih gibi dizildiği anlarda yazıyorum.  Cevabı bir türlü bulamadığınız her soru kaplar yüreğinizin canlı kalan kısımlarını.  İlk önce ben kimim diye başlar bu sorular.  Kendi kendinize sorarsınız.  Aynaya baktığınızda gördüğünüz yüz size artık yabancıdır. İçinizde bulunan yangın o kadar uzun süre yanmıştır ki.  Yerini keskin bir soğuk aldığında içiniz canlı kısımları unutursunuz. Sonra bi sonraki soru  gelir.  Ben nereye aitim.  Bulunduğunuz yer neresi olursa olsun artık orası sizin için hapishaneden başka bir şey değildir.  Gitmek istediğiniz  sizi en çok mutlu eden bir yere mesela sonra bi anda aklınıza gelir kaçamayışınız.  Bilirsiniz nereye giderseniz gidin hep peşinizden gelecektir.  Sonra bir başka soru gelir aklınıza belki de en önemli soru ve asla cevabını bulamadığınız.  Ben önceden mutlu muydum.  Hatırlayamazsınız.  Gerçekten Hatırlayamazsınız.  Çok zaman geçmiştir vede çok kırıklar vardır yüreğiniz de ve asla birleştiremezsiniz.  Sonra yeni bir şey olsun istersiniz.  Unutmayı o kadar çok arzularsınız ki yeni birşeyler ararsınız hayatınızda.  Ne olduğu nasıl olduğu fark etmez.  Sonra yine o soğuk kaplar bütün benliğinizi ve anlarsınız unutmak sadece hatırlamak istediğin şeyler içindir. Sonra sorular gider geriye sizden hiç bir şey kalmamıştır.  Kim olduğunuzu,  ne olduğunuz,  ne istediğinizi,  nereye gitmek istediğinizi ve en önemlisi bundan sonra kimi seveceğinizi bilemezsiniz.  Artık zamandan başka teselliniz yoktur.  Ve akar zaman döner akrep yelkovan, yükselir ay suların üstünden,  kaplar önünü kara bulutlar,  bizde ufo gördük diye seviniriz,  çok da hayalperestiriz vesselam. SAMSUN 2015 ÖĞRETMEN EVİ TERASI.