3 Eylül 2015 Perşembe

Hiçbir şey bitmezmiş

Her şey son bulmazmış son bir yazıyla.  Keşke son bulsaydı dediğim anlardan bir tanesinde yazıyorum bu yazıyı.  Gün güne yerini bir boşluk kapsadığını sonradan fark ettiğim anlardan birinde.  Arda soruların bir tespih gibi dizildiği anlarda yazıyorum.  Cevabı bir türlü bulamadığınız her soru kaplar yüreğinizin canlı kalan kısımlarını.  İlk önce ben kimim diye başlar bu sorular.  Kendi kendinize sorarsınız.  Aynaya baktığınızda gördüğünüz yüz size artık yabancıdır. İçinizde bulunan yangın o kadar uzun süre yanmıştır ki.  Yerini keskin bir soğuk aldığında içiniz canlı kısımları unutursunuz. Sonra bi sonraki soru  gelir.  Ben nereye aitim.  Bulunduğunuz yer neresi olursa olsun artık orası sizin için hapishaneden başka bir şey değildir.  Gitmek istediğiniz  sizi en çok mutlu eden bir yere mesela sonra bi anda aklınıza gelir kaçamayışınız.  Bilirsiniz nereye giderseniz gidin hep peşinizden gelecektir.  Sonra bir başka soru gelir aklınıza belki de en önemli soru ve asla cevabını bulamadığınız.  Ben önceden mutlu muydum.  Hatırlayamazsınız.  Gerçekten Hatırlayamazsınız.  Çok zaman geçmiştir vede çok kırıklar vardır yüreğiniz de ve asla birleştiremezsiniz.  Sonra yeni bir şey olsun istersiniz.  Unutmayı o kadar çok arzularsınız ki yeni birşeyler ararsınız hayatınızda.  Ne olduğu nasıl olduğu fark etmez.  Sonra yine o soğuk kaplar bütün benliğinizi ve anlarsınız unutmak sadece hatırlamak istediğin şeyler içindir. Sonra sorular gider geriye sizden hiç bir şey kalmamıştır.  Kim olduğunuzu,  ne olduğunuz,  ne istediğinizi,  nereye gitmek istediğinizi ve en önemlisi bundan sonra kimi seveceğinizi bilemezsiniz.  Artık zamandan başka teselliniz yoktur.  Ve akar zaman döner akrep yelkovan, yükselir ay suların üstünden,  kaplar önünü kara bulutlar,  bizde ufo gördük diye seviniriz,  çok da hayalperestiriz vesselam. SAMSUN 2015 ÖĞRETMEN EVİ TERASI.